Ülke gündemi giderek daha yoğun ve tehlikeli bir noktaya doğru gidiyor. Faşist RTE-AKP kendi iktidarını korumak için her türlü hokkabazlığı yapıyor, yapmaya devam ediyor.
Kürdistan da başlattığı „ezme“ savaşı Kürt halkının direnişi karşısında başarısızlıkları Suriye politikalarıyla birleşince iyice çıkmaza girdi. Bu çıkmaz karşısında „ya baş eğersiniz, yada baş verirsiniz“ söylemi kendisine döndü. Sıkışmışlığında kurtulmak için İsrail ve Rusya önünde baş eğdi. Bu aslında bu direniş karşısında baş eğmekti.
Faşist T.C.’nin yıllardır Kürdistan da yürüttüğü kirli savaş karşısında çıkmaz ve çaresizliği içinde kıvranıyor. Kürt halinin ulusal taleplerini karşılama yerine giderek tüm coğrafyada Kürt düşmanlığı noktasında herkesin önünde eğilmeye razı oldu.
Kürdistan’daki çaresizliği karşısında RTE-AKP bu bölge halkını artık gözden çıkardı. Bunun yerine bu bölge halkını katlederek, göç ettirerek bölgeyi insansızlaştırmayı önüne hedef olarak koydu ki attığı adımlarda buna yöneliktir. Bunu yaparken de bu alana özellikle Suriye’den gelen mültecileri yerleştirirken hem kendisine yeni bir taban yaratmak hem de özellikle Rojava ile Kuzey Kürtleri arsında bir tampon bölge oluşturma çabasında. Bunun içinde en uygun kesim Suriye’den gelen DAİŞ ve onların aileleri, onun kitle tabanıdır. Bugün tüm dünyada ayyuka çıkmış olan DAIS ve AKP ilişkisi artik gizlenemez noktaya gelmiştir.
Bu mültecileri kullanarak bir yanda Kürdistan’da geçmişin Suriye’sinde olduğu gibi bir Arap kemeri oluşturmaya çalışırken diğer yandan da kendisine düşman bellediği Alevileri sindirme ve sürmek içinde kullanmaktadır. İste Sivas, Maraş ve en son olarak Dersim de mülteci kampı adı altında bu cihatçı çeteleri yerleştirme planı da budur.
Şimdide hümanizm adına Suriye’den gelen mültecileri vatandaşlığa alma çabasında. Bunu açıklarken de hepsini değil seçme alınacağını söylemekten de geri kalmıyor. Onun seçme diye ifade ettiği ise kalifiyeli eleman’dan çok DAİŞ ve onların tabanıdır. Çünkü bunlar otomatikman tabanı ve kitlesi olacaktır. Öyle ya „siz beni başkan yapmasanız bende kendi vatandaşımı yaratarak başkan olacağım“ diyor açıkçası.
Konu hassas ve ince bir hatta, çok rahat ırkçılığa da kayabilecek, halklara düşmanlık konusunda rahatlıkla suiistimalde edilebilecek bir hassasiyete. Ama bizim niyet okumamıza hiç gerek bırakmayacak noktada kendi amaç ve mantığını RTE kendisi zaten açıkça ifade etmektedir.
Konu hassas dedik, çünkü savaş ve siyasal baskı zulüm altında kalan halkların sığınma ve mülteci haklarının tanınması konusunda temel savunucusu biz devrimcilerizdir tabi ki. Ama bu arada çok ince bir nokta var ki buda yanlış noktalara kaymaya çok müsait. Şimdi halkların kardeşliği, birlikte özgürce bir arada yaşama derken buna karşımı duracağız, destekleyecek miyiz.
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık;
“…Türkiye cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet yetkilisinin Recep Tayyip Erdoğan kadar Kürt düşmanlığını bu kadar açıkça ortaya koymadığını ileri süren Bayık, Tayyip Erdoğan’ın şimdi de yakıp yıktığı Kürt şehirlerine Suriyeli mültecileri yerleştirerek Kürdistan’daki nüfus oranını değiştirmek istediğini vurguladı.
Bir taraftan saldırılarla Kürdistan’ın Kürtsüzleştirildiğini; diğer taraftan Suriyeli mültecilerin Kürdistan’a yerleştirmesinin tam bir soykırım anlamına geldiğini dile getiren … Kürdistan’ın Kürtsüzleştirilmesi girişimlerini hiçbir Kürdün kabul etmemesi gerektiğini dile getiren Cemil Bayık, bunu kabul eden, ötesinde buna ses çıkarmayan, isyan etmeyen Kürtlerin soykırıma ortak olacağını vurguladı.” (07.07.2016 Yeni Özgür Politika)
Evet biraz uzunca oldu ama KCK’den yaptığımız alıntıda görüldüğü gibi özgürlük hareketinin duruşu bu konuda net.
Türkiye devrimci hareketinde rövanşta olan pragmatik ve popülist politikalar alışkanlığı ne yazık ki bu konuda da kendisini hemen gösterdi. SYKP, EMP ve TKP hemen açıklamalar yaparak, ne kadar enternasyonal olduklarını, halkların kardeşliği vb uzun uzun anlatımlarının ardında tüm Suriyelilere vatandaşlık verilmeli açıklamaları yaptılar. Tüm Suriyeliler diyerek RTE ile aynı düşünmediklerini kendilerince ortaya koyuyorlardı. Peki KCK’nin bunun kabulünün soykırıma ortak olma olduğu, yada Alevilerin bu yönlü direnişleri o zaman ırkçımı oluyor?
Kürt bölgelerinin nüfus yapısını değiştirilmesi, yada Alevi katili, can düşmanı bu selefilerin yerleştirilmesine karşı çıkmaları yanlışımı? Suriyelilere RTE vatandaşlık politikasını genişletecekte olsa ortak olmak değil mi? Alevi ve Kürtleri kurban etmek değil mi?
RTE’nin amacı ortada, yoruma gerek bırakmayacak derecede net. Net olmayan sözüm ona solcu popülistlerdir. Bizim Suriye halkı, yada oradaki iç savaştan kaçıp gelen insanlarla tabii ki bir sorunumuz olamaz. Tam tersi onlara insanca bir yaşam sağlanması icin mücadele ederiz. Ama burada başka bir şey var, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bu mültecilerin faşist emeler etrafında kullanılması ve halkların giderek bir birine düşman edilmesi ve bir birine kırdırılması çabasıdır. Nitekim Kürdistan’daki özyönetim direnişleri ve toplumsal muhalefeti sindirmede bu çeteleri kullandığı sır değil. Darbe, demokrasicilik oyununda sokağa çağırdığı, çıkardıklarının çoğu da bu çeteler değil mi.
Bu noktada doğru olan Suriye’deki savaşta tüm yabancı güçlerin kirli ellerini çekmesi ve Suriye halkının özgür, demokratik, kardeşçe birlikte yaşamın yeniden kurulması ve ülkelerine dönme koşularının yaratılması için mücadeledir.
Şemdin Şimşir
13 Temmuz 2016