“Sorular cevaplar: Yüzleşme”

Soracağımız soruların emperyalist- kapitalist işçi sınıfı ve halk düşmanları dolayımsız ele alındığında net ve bilinen cevapları vardır. Bu yazıda gerçekliğin bu kısmını gözden kaçırmadan kendi toplumsal realitemize odaklanmayı tercih ediyoruz. Bu tercihimiz hoşa gitsin ya da gitmesin gerçeği arayanlara mutlaka faydalı olacaktır. Devrimin gerçekleşmesi için öncülük etmek devrimcilerin görevidir. Kendini devrimci olarak nitelendiren herkes yüzleşme çalışmamızın birinci dereceden doğal öznesi olacaktır.

Başfaşist Erdoğan ve çetesinin  iktidar olabilmesinin nedenleri nelerdir?

Ele aldığımız konuyla ilgili temel neden faşizmi engelleyebilecek potansiyel güçlere hakim olanların çoğunluğunun faşizme karşı direnmemesi, savaşmaması ve diz çökmesidir. (Tek neden elbette bu değildir fakat gözden kaçırılmaması gereken etkili bir nedendir.)

Faşist partinin iktidarlaşmasına karşı direnen güçler oldu mu?

Muhalefetin azınlığı olan devrimci ve anti-faşist güçler faşizme karşı gerçekten ve etkili direnmiştir.

Faşist parti bu direnişe karşı hangi yöntemlerle savaştı ve savaşmaktadır?

AKP-IŞİD faşizmi halkı katletti, işkence uyguladı, tutukladı, sürgün etti, işten çıkarttı ve akla gelebilecek her tür zulmü uyguladı.

Faşist partinin katliamları ve diğer zulüm uygulamaları direnmeyen muhalefet çoğunluğunu nasıl etkiledi?

Faşizme karşı direnmeyen, diz çöken muhalefet çoğunluğu AKP-IŞİD faşizminin gittikçe artan zulmü karşısında  daha fazla sindi.

Faşizme karşı direnen ve savaşanları faşist partinin artan zulmü nasıl etkiledi?

Faşizme karşı savaşan ve direnen devrimci ve anti-faşist güçler doğal olarak daralma yaşamışlardır.

Devrimci saflarda yaşanan bu daralmanın sebebi nedir?

Yaşanan durum sosyal mücadelelerin değişmez kanunudur. Fırtına çıktığında zayıf, yetersiz ve gereksiz olanların mücadeleden düşmeleri kaçınılmazdır.

Yaşanan bu daralmanın devrimci mücadeleye etkisi ne yönde olacaktır?

Böyle bir daralma fırtınada düşman saldırısı altında gerçekleştiğinden dolayı özsel bir arınmadır ve son derece faydalıdır.

Bazı “insanların” faşizme karşı mücadeleyi bırakması nasıl bir olumluluk barındırmaktadır?

İnsanı insan yapan taşıdığı etiket değil bütünsel muhtevasıdır. Bu muhteva düşünce ve eylem birlikteliğinden oluşur. Sahte olan hiçbirşey devrimci proletaryaya ve halklara faydalı değildir. Devrimci proletaryaya ve halklara sonsuz ve şaşmaz bir biçimde güvenen insan neye mal olursa olsun gerçeğe doğru ilerlemekten kaçınmayacaktır. Belli bir bilinç sahibi olma şansını elde etmiş olan  insan doğal olarak sosyalisttir. “Devrim için savaşmayana sosyalist denmez” Bu tespite bağlı olarak devrim için savaşmayan farkındalık sahibi olan da faşizme karşı savaşmıyorsa insan olma özelliğini kaybetmiş olur.

Faşizme karşı savaşmanın yolları nelerdir?

Faşizme karşı savaşın zafere dönük temel yolu devrimci halk savaşıdır.Siyasal mücadelenin bir biçimi olarak savaş bir kez devreye girdiğinde büyük oranda bir çok gelişmeyi kendine tabi kılar. Fakat faşizme karşı mücadele sadece silahlı savaşımla sınırlandırılamaz. Çok yönlü ve bütünlüklü mücadele tarz ve yollarının senkronize birliğinden oluşur. Devrimci karakterin gerçekleşmesi yolunda önemli olan insanın faşizme karşı savaşta elinden geleni yapmasıdır. Yoksa bazı budalaların etrafa korku salmak için uydurdukları gibi devrimcilik sadece eline silah alıp almamakla ölçülemez.

Bazılarının faşist parti karşısında diz çökmelerinin nedeni korkaklık mıdır?

İnsanın doğasında savunma mekanizması olarak korku duygusu vardır ve bu duyguyu kontrol ederek kendini savunabilir. Kontrol edilmeyen korku insanı teslim alır ve yöneterek insanlıktan çıkartır. Korkularına teslim olan insan kaçınılmaz bir şekilde her tür karanlığın hizmetine girer.  Faşizm korkuyu en üst derecede örgütlenmek ve yığınlar üzerinde hegamonya kurmak için kullanan bir ideolojidir. Dolayısıyla korkaklık insanların faşist parti karşısında diz çökmelerini sağlayan önemli bir faktördür. Fakat bu durumun tek nedeni korkaklık değildir. Diğer önemli nedenler bağımlılık, düşkünlük, yabancılaşma, ben merkezcilik vb’leridir.

Faşizmin diz çökerterek üzerinden güçlendiği bir karakter var mıdır?

Bu karakter “gönüllü kulluk” eden müptezel köle karakterdir. Müptezel köle karakterin özelliği işçi sınıfı ve halk içinde barınarak onların devrimci enerjisini tahta kurusu gibi emerek yaşamaktır. Herhangi bir insan karakteri birçok faktöre bağlı olarak oluşur fakat insan diğer canlılardan farklı olarak tercihleriyle kendini inşa eder. Bu nedenle son tahlilde insan kendi karakterini tercih eder. Ya faşizme karşı savaşırsın ya da ona teslim olursun ortası yoktur. Bu noktada açıkça belirtmek gerekir ki kişi başkalarını kandırdığını sanırken aslında kendini kandırır. Yalan ve ikiyüzlülük  toplumu esir almışsa hiçkimsenin özgürlüğünden bahsedemeyiz.

Faşizme karşı olduğunu ifade edenler onun iktidarda olduğu bir toplumda hiçbir şey olmamış gibi yaşayabilirler mi?

Hiçbirşey olmamış gibi yaşamak büyük bir tutarsızlıktır. İnsanı ortaya çıkaran en önemli tabulardan birinin yamyamlığın yasaklanması olduğu biliniyor. Günümüzde süregiden toplumsal çürümede, insanlık aşaması öncesi yamyamlığı bile aratacak tüketicilik vardır. Faşizmin katliamları, işkenceleri, tecavüzleri vb karşısındaki diz çöküş bu tüketicilikten başka birşey değildir. Bunlar“kendi insanlarının, sınıfının, ailesinin, arkadaşlarının…” kanını, canını, emeğini tüketerek yaşadığını sananlar ve sonunda (Faşizmin belli bir iktidarlaşma aşamasında) yaşamayacak olanlardır.

Bir önceki sorunun yanıtının daha iyi anlaşılması için bir örnek verebilir miyiz?

AKP-IŞİD faşizminin gerçekleştirdiği Ankara katliamında yüzden fazla insanımız hayatını patlatılan bombayla parçalanarak kaybetti. Bu saldırının hesabını sormayanlar oradan kaçıp gidenler tam anlamıyla objektif olarak faşizmin payandalarıdır. Bu örnek biraz vicdanı olan herkese “herşey açık gözünüzün önünde oldu bu kaçkınlık yılgınlık nasıl bir çürümüşlüktür” dedirtir.

Bu çürümüşğe ve karşı devrimci duruşa karşı nasıl mücadele edilir?

Halk saflarındaki bu çürümüşlüğü tereddütsüz bir şekilde imha edeceğiz. Bu görev devrimci savaşın bir parçasıdır. Bunlar açık ve görünen karşımızdaki faşist düşmanla nitelik olarak aynı şeydir. Bu çürümüşlüğün kaçınılmaz sonucu hainliktir.

Faşizmi ezmek için ihtiyaç olan gücün kaynağı nedir?

Gereken gücün kaynağı devrimci proletarya ve halklardır. Çürümüş ve yerlerde sürünen düşkün unsurdan hiçbir medet ummamak gerekir. Bu tür gerici unsurlarla haşır neşir olmak insanı karanlığa sürükler. Memleketimizde milyonlarca cesur, tertemiz insan karanlığa karşı savaşabilecek güce sahiptir. Onların harekete geçmesi için gerekli olan tek şey öncü iradeyle bağ kurmaları ve birleşmeleridir.

Faşizmi yenebilecek bu öncü irade nedir ve nasıl hareket eder?

Faşizmi yenebilecek öncü irade Komünarlar ve Özgürlük Güçleridir. Onlar “Hiçbir yerdeyken her yerdeyiz” felsefesiyle hareket ederler. Onlar gerçeği örgütler ve kesintisiz devrimci taarruz ilkesiyle ilerler.

Faşist iktidarı ezmek isteyenler ne yapmalı?

Devrimin zaferine ve özgürlüğün gücüne inanmalı ve sahip olduğu herşeyi ortaya koyarak devrimci proletaryanın ve halkların safında yerini almalıdır. Kendi tercihlerini yapamayanlar başkalarının tercihlerini yaşarlar. Özgürlük Güçlerinin yaşam yolu insanın kendi gerçekliğiyle buluşarak kaderinin kontrolünü eline almasıdır.

Faşizme karşı savaşmak isteyenler Özgürlük Güçlerine nasıl katılabilir?

Hiçkimse Özgürlük Güçlerine katılamaz, çünkü; Özgürlük Güçleri herhangi birinin başka birine yada birilerine iradesini teslim ettiği bir örgütlenme değildir. Faşizme karşı savaşan, ayağa kalkan herkes doğal olarak Özgürlük Gücüdür. İnsan ancak iradesiyle Özgürlük Gücü savaşçısı olabilir. Bu doğrultuda ortaya çıkan özgür irade kendiliğinden Özgürlük Gücüdür ve yenilmez bir devrimci güç oluşturur.

Ulaş Bayraktaroğlu

16 Şubat 2017

Önceki İçerikFaşizme ve emperyalizme karşı hayır cephesini büyütelim
Sonraki İçerikDünyanın 30 ülkesinde Kadınlar’dan 8 Mart’ta grev kararı