Sistemin adaletsizliği karşısında gerçek adalet örgütlü mücadeleyle sağlanır

Adaletsizlik ve şiddet bu düzende birbirinden ayrılmaz iki kardeş gibidir. Nerede adaletsizlik varsa, orada mutlaka halka yönelik yoğun sömürü, baskı-şiddet vardır.

Adaletsizlik şiddeti, şiddet adaletsizliği kamçılar ve adaletsizlik uçurumu büyüdükçe halka uygulanan şiddet artar. Bu düzen sürekli adaletsizlik ve adaletsizliği savunmak ve korumak için şiddet üretir.

Adaletsizlik bu düzenin dokularına öylesine sinmiş ve öylesine yaygınlaşmıştır ki; emekçi halk bunun için en çok adalete ihtiyaç̧ ve özlem duyar hale gelmiştir. Mutlaka ya mahkeme kapısında ya karakolda ya da bir devlet kurumunda hakkı yenmiş ve adaletsizliğe lanet yağdırmıştır. Bu ülkede adalet arayan herkes şiddetin muhatabıdır. Ödüllendirilen ve özendirilen ise adaletsizliğin kendisidir.

Ülkemizde her zaman cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ve milletvekilleri, rantçılar, kaçakçılar, yolsuzluklarla büyüyen tekeller ve patronlar içli dışlıdır. Rağbet, her türlü gayri meşru, yüz kızartıcı işte yapsa parası olanadır. Bir zamanlar yoğun gündem olan genelev patronları en çok vergi vermesiyle takdir edildi, ödüle layık görüldü. İşkencecilere başarılarından dolayı altın kol saatleri hediye edildi, devlet makamları cömertçe sunuldu. “Bana devlet adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyen bir başbakan “Beyinlerini dağıttık”, “Onlar gazeteci değil militan” diyerek kontrgerilla terörüne övgüler yağdırıldı. Bakanların gözetiminde ve denetiminde “Gazamız mübarek olsun” denilere infazlar, katliamlar gerçekleştirildi. Ve infaz mangalarının şovuna alkış tutularak içişleri bakanlarınca “Polisin sabrına hayran kaldım” denilerek infazlar meşrulaştırıldı. İs kazalarında, depremlerde, rant hırsıyla sebep oldukları doğa felaketlerinde, hep sermaye sahipleri aklandı suçlu olan çalışan emekçiler, halkımız oldu. Yetmedi “bu isin fıtratında var” diyerek kadere bağladılar.

Bu ülkede adalet hırsızların, kaçakçıların, dolandırıcıların, halkın sırtından kazananların, genelev patronlarının, tekelcilerin, tefecilerin, nüfuzları ve paralarıyla adaleti satın alanların elindedir. MIT, kontrgerilla vb. militarist güçlerin bu adaleti halka terör estirerek korur ve savunurlar.

Bu ülkede yasalar karşısında herkes eşittir, hiç̧ kimseye ayrıcalıklım amele yapılmaz ve yasalar herkes için geçerlidir. Kitaplarda böyle yazar. Ama aletin terazisi, adaleti hiç̧ de eşit dağıtmaz. Parası olanın, sırtını devlete dayayanın sırtı hiçbir şekilde yere gelmez. Bu düzende krallık tahtına oturan paranın adaleti geçerlidir.

Tekelci patronların, tefeci ve tüccarların, toprak ağalarının hiç̧ bir davayı kaybettiği görülmemiştir. Bu ülkenin karakollarında bir fiske yememiş, kamu kapıları yüzlerine kapanmamıştır. Egemen sınıflar için var olan adalet, emekçi sınıflar için adaletsizliğin adıdır.

Poliste, Jandarmada dayak ve işkence de, mahkeme kapılarında sürünmek de emekçiler içindir.

Bu ülkede hiçbir zaman sermaye sahiplerine adalet yok diye yakınmamış, adalet aramak için yollara dökülmemiştir. Ne direnişe çıkmış ne gösteri ve miting yapmışlardır. Polis onların üzerine su sıkmamış, coplar onlar için çekilmemiştir. Panzerler hak, hukuk ve adalet için sokaklara dökülen emekçilerin yolunu keser, coplar onlar için çekilir. Adaletsizliğe başkaldıran emek i halka, bu düzen adalet adına şiddetten başka bir şey sunmaz.

Adaletsizlik işçiler için, boğaz tokluğuna çalıştırılmak, işten atılmak ve iş güvensizliği olur. Memurlara adaletsizliğin en büyüğünü yine devlet yapar. Toplu sözleşmeli, grevli sendika hakkını vermediği gibi, geçinecek kadar bile aşı onlara çok görür, Köylüleri tefeci, tüccar taban fiyatı cenderesinde ezip yoksullaştırır. Kürt halkının ulusal haklarını ve özgürlüğünü istemesine karşı iktidarın tavrı militarist güçlerini göndermek olur. Katliamlar Kürt halkını susturmak, katletmek ve sürgün etmek için sürüp gider. Farklı inanç ve azınlıkları yok sayar, onlarda topladığı vergilerle diyaneti besler. Emekçi halkı bu düzenin adaleti ezer ve aşağılar.

Adaletsizliğin emekçi halkın geleceğini karartarak bu ölçüde dal budak saldığı, egemen sınıfların adaletinin geçer akçe olduğu bu koşullarda, halkın adaletini temsil eden devrimci mücadele olmadan gerçek anlamda adaletin sağlanması ve halkın yüreğine su serpmesi beklenemez. Halkın adaleti düzenin adaletinin karşısına yeni bir adalet anlayışı getirmekle kalmaz, halkın aradığı adaletin cevabı olmasıyla halka adaletin nasıl aranacağının yolunu da gösterir.

Devrimciler bu adaletsizliklere karşı mücadele ederek halkın adaletini kendisinin uygulaması ve gerçekten adalet bilinci ve geleneklerin yerleşmesi için önemidir. Sistemin adaletsizliği karşısında gerçek adaleti uygulayacak olan halkların örgütlü mücadelesidir. “Halkın katılmadığı yargı gerçek yargı olmaz.” anlayışını hayata geçirmek ancak örgütlü mücadeleyle başarılacağı unutulmamalıdır.

Gerçek adalet, emekten, haklatan yana adalet ancak örgülü mücadeleyle birlikte bu sistemin alaşağı edilmesi ve halkın iktidarıyla mümkündür…

Önceki İçerikULAŞ BARDAKÇI ÖLÜMSÜZDÜR
Sonraki İçerikİSRAİL – FİLİSTİN