POLYANNA ARTIK UYANMALI
Tayfun İşçi
“Pollyana”, Eleanor . Porter tarafından yazılmış bir çocuk kitabıdır. olumsuzluklarda bile mutluluk sonucu çıkaran aşırı iyimserlik Polyana, şahsında, simgeleştirilmiş, aşırı iyimserlik “Polyanacılık” olarak siyasi literatürde yerini almıştır.
Yaşanmış Haziran seçiminin geçersizleştirildiği, Suruç katliamı ve Ankara katliamı, Kürdistan’da seçim koşullarının ortadan kaldırıldığı hatta bu olumsuz koşulların metropollerde de oluşmaya başladığı bir dönemde 1 Kasım seçimleri yaklaşıyor.
Bu seçimlerin normal bir seçim olmadığı, seçimin bir hükümet değişiminden çok daha farklı ve tehlikeli, özellikler taşıdığı açık. Nitekim yapılan açıklamalar sıradan bir seçim süreci değil, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemli bir süreçten geçmekte olduğumuzu kanıtlıyor.
Başbakan Davutoğlu’nun, “beyaz Toroslar dolaşacak” açıklaması, Sedat Peker’in “oluk oluk kan akacak” açıklaması, Deniz Baykal’ın “1 Kasım seçimlerinin normal bir seçim olmayacağı” açıklamaları bu tehlikeyi vurguluyor.
Tehlike büyük. Tehlike, Ortadoğu’da yaşanan savaş üzerinden bölgenin yeniden dizaynında Türkiye’nin yeniden konuşlandırılacağı bir süreç. Gelişmelerin ne getireceği karanlık, Bu karanlıkta 1 Kasım seçimlerinde AKP Hükümetinin değiştirilmesiyle mutluluğun kapısının açılacağı hayalini kuruyoruz. Uzun bir zamandır içine yuvarlandığımız Suriye savaş gerçeğine rağmen inadına barış deyip Polyana’ya taşçı karacak şekilde mutluluk oyunu oynamaya devam ediyoruz. Barışın bir seçimlik mesafede olmadığı gerçeğini görmeli barış için seçimleri de aşan güçlü bir duruşu yaratmalıyız.
1 Kasım gelecek, AKP devrilecek, bizler barışa mutluluğa kavuşacağız. Keşke barış ve mutluluk bu kadar kolay bu kadar yakın olsaydı. Keşke sorun sadece Bir hükümet değişikliği kadar basit olsaydı Ama nerde?
Öncelikle Türkiye’de mutluluk sorunu, Türkiye sınırlarını çoktan aşmış ve uluslararası bir mesele olmuş durumda Ortadoğu da barış sağlanmadan Türkiye’de barış mümkün görünmüyor. Mutluluk büyük oranda bizim irademiz dışında.
İkinci olarak sorunun, bir hükümet sorunu olmaktan çoktan çıkmış bir düzen, bir devlet sorunu haline geldiğini görmekten çok uzağız. Nereden bakarsak bakalım Türkiye eski Türkiye değildir. AKP hükümeti ile değişen durum sıradan bir hükümet değişimi değil, devletsel rejim değişikliğidir.
AKP ile resmi ideoloji değişmiş, cumhuriyeti kuran güçler teslim alınıp, cumhuriyet öncesinin devrik güçleri AKP üzerinden devletleştirilmiştir. Kısaca sorun bir hükümet sorunu değil, bir devlet sorunu, bir sistem sorunudur. AKP hükümeti üzerinden yeniden yapılandırılmış devleti, bir seçimle, bir hükümet değişimi ile dönüştürmek mümkün değildir.
Devlet sorununu bir seçim zaferiyle çözebilmeyi umanlar 7 Haziranda kazanılan seçimlerin, değişime sıfır etkisini görülmelidir. 1 Kasım seçimlerinin normal bir seçim olmayacağı, 1 Kasım’da seçim zaferi ile de mutluluğa ulaşılamayacağı iyi anlaşılmalıdır.
Gerek dünyadaki gelişmeler, gerekse ülkemizdeki devletsel durum seçimlerden çok daha fazla toplumsal güvenlik sorununa hazırlanmayı gerektirmektedir.