Öcalan’ın sağlık ve güvenliğini şantaj konusu haline getiriliyor

 

Faşist TC devleti gerilla karşısında zorlandığı her durumda, 18 yıldır İmralı’da ağır tecrit koşuları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlığını ve güvenliğini, tehdit ve şantaj konusu haline getiriyor.

 

Kürdistan’ın 4 parçasında mücadele farklı şekillerde devam ediyor. Kazanımlar ve imkanlar büyüyor. Başur Kürdistan’daki referandumun ardından gerici bölge devletleri kendi aralarındaki sorun ve çelişkileri bir tarafa bırakarak Kürt halkının kazanımlarına karşı saldırıya geçtiler. Saldırılar, Kürtlerin yüzyıllık özlemleri olan ulusal kimlik, statü ve diğer hakların gasp edilmesi ve mevcut statükonun sürdürülmesini sağlama amacı taşımaktadır. Irak devleti, DAİŞ’in Reqa’da Rojava devriminin askeri güçleri karşısında yenilmesini de fırsat bilerek, dün kaybettiği iktidar alanlarını geri almak istiyor. Bir süredir, İran’ın maddi yardımlarıyla büyüttüğü Haşdi Şabi güçleri aracılığıyla Kürdistan dahil, pek çok alanda kendi iktidar alanlarını sağlamlaştırmaya çalışıyor. Güney Kürdistan’daki referandumun ardından, halkın çok büyük bir bölümünün bağımsızlıktan yana oy kullanması üzerine, Irak devleti, TC ve gerici bölge devletleri harekete geçtiler. Kerkük ve diğer Kürt şehirlerine yapılan saldırılar İran’ı ziyaret eden Tayyip Erdoğan ve koro halinde Kürt bağımsızlığına karşı olduklarını duyuran emperyalistlerin politikalarından bağımsız değildir elbette.

 

Kürdistan’ın kazanımlarını da tehlikeye atan, dar aşiret ya da çevre çıkarlarını esas alan politikalarıyla Başur siyaseti kaybetmiş, işbirlikçi-dar ulusalcı çizgi yenilmiştir. Adeta tek bir kurşun dahi atmadan terk edilen Kerkük, Şengal ve diğer bölgelerdeki tutumları, Başur Kürdistan’daki siyaset odaklarının ve güçlerin ne denli çürümüş ve kötürümleşmiş olduklarını da ortaya koymaktadır. Halkın ve PKK gerillalarının sınırlı direnişleri olmasa, Haşdi Şabi neredeyse resmi geçit törenleriyle bu alanlara girmiş olacaktı.

 

Son saldırıların gösterdiği gerçek şudur, Kürt ulusunun, siyasal, askeri ve demokratik temelde birliği sağlanmaksızın, hak ve iddialarını korumasının şansı yoktur. Tarih, Kürt halkına öncülük iddiasındaki herkesi, başta da Başur’daki siyasal güçleri, ulusal demokratik birliği gerçekleştirmeye, bu yapının birleşik askeri kuvvetlerini büyütmeye çağırıyor.

 

Ortadoğu’nun karmaşık siyaset ortamında, varlığını adeta Kürtlerin kazanım ve statü elde etmemesine indirgemiş TC, Başur’daki saldırıları, ambargoları ve ekonomik yaptırımları için bunları yaparken, 5 yıldır devirmeye çalıştığı Suriye- Esad yönetimine yardımcı olmak yalanıyla Idlib’e girdi. Amaçlarının baş sırasında Afrin’i kuşatmak ve işgal etmek olduğu herkesçe biliniyor. Tayyip Erdoğan ve Türk burjuva devleti, Rojava devrimine düşmanlığını her fırsatta gösteriyor, bunun için her türlü kirli ve karanlık ittifaklara girdiği görülüyor. Buna rağmen, Kürt özgürlük hareketinin öncülük ettiği Rojava ve Kuzey Suriye askeri güçleri, Arap, Süryani, Türkmen, Çeçen, Çerkes ve diğer halkların birleşik mücadelesinin zaferini engelleyemedi. Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, Reqa zaferini ve zaferde emeği geçen herkesi selamlıyor, bu zaferin mimarları kahraman şehitleri saygıyla anıyoruz.

 

15 Temmuz darbe girişimini karşı bir darbeyle savuşturan faşist Tayyip Erdoğan ve Saraycuntası, bütün demokratik, devrimci, yurtsever kişi ve çevreleri saldırı hedefine oturtmuş bulunuyor. OHAL rejimini iktidarını sağlamlaştırmak için sonuna kadar kullanıyor. Yasal demokratik alan güçlerini tutuklama terörüyle yıldırmayı, dağları ve dolayısıyla gerillayı bombardımanla, yüksek tekniğe dayalı askeri saldırılarla yok etmeyi amaçlıyor.

 

Faşist TC devleti gerilla karşısında zorlandığı her durumda, 18 yıldır İmralı’da ağır tecrit koşuları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlığını ve güvenliğini, tehdit ve şantaj konusu haline getiriyor. Bu yolla Kürt halkını hareketsiz bırakmak istiyor. Yıllardır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeyen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılması için yürütülen mücadeleleri destekliyor, halklarımızı Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Statü talebini yükseltmeye çağırıyoruz.

 

Faşist diktatörlük OHAL kanunlarını gerekçe göstererek tutsaklara karşı yoğun saldırılar gerçekleştiriyor. Büyük mücadeleyle elde edilen kimi kazanımlar ve haklar bir bir gasp ediliyor. Hapishanelere, tutsak yakınlarına, avukatlara dönük saldırılar ve tek tip dayatması, birleşik- militan mücadele ile püskürtülebilir. HBDH olarak, birleşik devrimci direnişi büyütmek ve faşist devletten hesap sormak için halklarımızı, kadınları, gençleri tüm özgürlükçü güçleri, sokaklara ve HBDH saflarına çağırıyoruz.

 

OHAL kanunları ve diğer KHK’ler aracılığıyla tüm toplumu terörize eden, polis şiddeti ve adeta AKP oyuncağı olmuş mahkemeler yoluyla ülkeyi büyük bir hapishaneye çeviren Tayyip Erdoğan cuntası tam bir korku imparatorluğu yaratmayı amaçlıyor. Bunlara rağmen, kadınların, gençlerin, emekçilerin mücadeleleri devam ediyor. Direniş sürüyor.

 

Kürdistan dağlarında direnişi büyüten gerilla, tüm vahşi ve yüksek teknikli saldırılara rağmen direniyor, faşist güçlere ağır darbeler vuruyor.

 

Korku imparatorluğu yaratmaya çalışan Tayyip Erdoğan ve yönetimi, bizatihi kendi korkularının esiri olmuş durumda ve her geçen gün güç kaybediyor. Kirli havuz medyasının tüm propagandalarına rağmen bu gerçek gizlenemiyor.

 

Hem Ortadoğu’da ve hem de bölgemizde tarihi fırsatlar ve büyük devrimci olanaklar yaşanıyor. Emperyalistlerin ve gerici bölge devletlerinin hesaplarını bozan, Kürt halkını ve ittifak yaptığı diğer güçleri gerçek bir irade haline getiren Rojava devriminin aydınlığı ve direnenlerin büyüyen ateşleri yürünecek yola işaret ediyor.

 

DAİŞ belasından insanlığı kurtaran Rojava devriminin karşısındaki en büyük tehditlerden biri olan faşist Türk burjuva devletini ve diğer gerici güçlerinin planlarını boşa çıkartmak, birleşik devrimci mücadeleyi büyütmekten geçiyor.

 

Ekim Devriminin 100. yılında dünyanın her tarafında irili ufaklı devrim ateşleri yanarken, Ortadoğu ve bölgemiz bu mücadelenin merkezi olma özelliğini koruyor. Tarih, devrim iddiasındaki herkesin önüne çok büyük bir fırsat çıkarmış durumda. Bu durumdan yararlanmak, tarihin akışını değiştirmeye hizmet edecektir.

 

Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, büyük devrimci imkanlara sahip olan bu süreci devrimin zaferine dönüştürmek için, tüm halklarımızı, devrimci demokratik güçleri ve özgürlükten yana olan herkesi; faşist devlet terörüne, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride, Rojava devrimine ve Başur Kürdistan’daki Kürt kazanımlarına, tutsaklara yapılan tek tip dayatmasına, hak gasplarına, işçi ve emekçilere dönük saldırılara, kadınlara dönük hak gasplarına, erkek egemenlikçi devlet şiddetine ve tüm topluma yönelen faşist zulme karşı sokaklara, barikatlara ve HBDH saflarına çağırıyoruz.

 

HALKLARIN BİRLEŞİK DEVRİM HAREKETİ

26 Ekim 2017

 

 

Önceki İçerikOnlar çöküyor, Ya Biz?
Sonraki İçerikKİMSE HÜZÜNLÜ OLMASIN, DAR AZZA KAHRAMANLARI YAŞIYOR