Gezi Devrimciliği Grev Sınıfçılığı

Gezi Haziranı’ndan sonra ve  Kobane zaferiyle eş anlı olarak ülkemizde yeni bir devrimci esinti gündemde. 15 bin sanayi proleteri Türkiye’nin büyük sanayi kentlerinde 22 fabrikada grevde.

 

Grev işçi sınıfının ekonomik mücadelesi bağlamında değerlendirilen bir mücadele biçimi olsa da yükselen kitle mücadelesinin genelleşmiş grevler üzerinden devrime dönüştüğünü de biliriz. Yani proletaryanın ekonomik mücadelesinin gerekli koşullar altında siyasal mücadeleye uzanımları mevcuttur.

Metal işçilerinin bugünkü grevi Türkiye emekçilerinin gerici iktidara ve krizdeki tekellerin azgın sömürülerine karşı birikmiş potansiyel öfkesinin bir ifadesi olarak da okunmalıdır. Grev, Gezi Haziranı sonrasında bu öfkenin henüz düzen sınırları  ve düzen kuralları içinde kalsa da bu kez proletarya düzeyinde dile getirilişidir. Bu kadar geniş yayılımlı sanayi işçisi eylemi salt ekonomik bağlamıyla ele alınmamalı, içindeki siyasal potansiyel mutlaka görülebilmelidir. Bu grevin örgütlenmesinde, oylama cambazlıklarının aşılmasında ve eyleme dökülme kararlılığında Gezi Haziranı’nın devrimci esintisinin varlığı tartışılmazdır. Grev üzerinden Gezi Haziranı’nın devrimciliğini sınıf içinde yeniden üretmenin koşulları gözetilmelidir. Türkiye’nin devrimci demokratik geleceği Gezi Haziranı devrimciliğiyle grev sınıfçılığının sentezindedir.

Ülkede, İspanya’dan, Yunanistan’dan gelen proleter kabarmaların Rojava’da yükselen devrimci tarz ve iradelerle buluşması kaçınılmazdır. Türkiye devrimci hareketi bir taraftan Rojava’da yakın dönemin oportunist kireçlenmelerinden kurtulmanın yollarını ararken, diğer taraftan proleteryanın eyleminde liberal küçükburjuva ideolojilerin etkisinden kurtulmanın imkanını bulacaktır.

Bu nedenle 15 bin metal işçisinin grevini sadece liraya kuruş ekleyecek bir tarzda değil, toplumun bütün muhalif kesimlerini harekete geçirecek bir ilgi ve ilişkilenmeyle karşılanmalıdır. Aralarındaki çelişkilere karşın tekelci sermayenin bu grevde gerici hükümetin korumasına ihtiyaç duyması liberaller ve burjuva demokratlar üzerinden sınıf muhalefetinin niteliğini karartmalarının da önüne geçecektir.

Gezi Haziranı ve Kobane zaferi sonrasında „Grev“ i, ülke mücadelesinde bir devrimci demokratik moment haline getirmek Türkiye devrimcilerinin ve sosyalistlerinin görevidir.

Önceki İçerikAnıları Önünde Eğiliyoruz!
Sonraki İçerik“Uzun Yürüyüş” Tertip Komitesine