Fidel Castro: “Devrim şimdi başlıyor”

Ya Özgürlük Ya Ölüm. Biz Kazanacağız sloganıyla simgeleşen Küba Devrimini Fidel Castro, yıllar süren mücadelenin ardından devrimin zafere ulaştığı 1 Ocak 1959’da ABD emperyalizminin kuklası Batista diktatörlüğünün yıkılması ile “Devrim şimdi başlıyor” sözleriyle devrimi ilan etmişti. Küba tarihi 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başın sırasıyla İspanya ve ABD boyunduruğundan kurtulabilmek için mücadeleyle geçiren Küba halkı, bu kez Fidel Castro, Che Guevara, Raul Castro… önderliğinde 26 Temmuz Hareketi Marksist-Leninist bir çizgide bağımsızlık ve sosyalizm ile Küba halkını zafere taşıdı.

Bugün Küba Devrimi’nin 62 yıldönümü. 1959 yılında bugün Fidel Castro liderliğindeki 26 Temmuz Hareketi’nin devrim ordusu, ABD destekli Batista diktatörlüğünü devirdi.

Küba Devrimi, ABD emperyalizmi için önemli bir yenilgi olurken tüm Latin Amerika ülkeleri ve dünya ezilen halkları açısından emperyalizme, sömürgeciliğe ve kapitalizme karşı direnişin güçlü bir sembolü ve moral kaynağı oldu. Küba devrimi bugünde emperyalist kapitalist sisteme ve işbirlikçi devletlere karşı devrim ve sosyalizm mücadelesinin güçlü bir simgesi olarak direnmeye devam ediyor.

Küba devrimi bazıları için belki sadece devrimci romantizmin kulağa hoş gelen sesi olarak çınlayabilir, ama Küba diline yerleşen bu iki cümle ‘’Ya Özgürlük Ya Ölüm – Biz Kazanacağız’’

Küba halkı ve devrimcileri için tarihin kendisi anlamına geliyor.

Gerçekten, bir düzine adamın Sierra Maestra’larda emperyalizme meydan okumasıyla başlayan “Ya Özgürlük Ya Ölüm” ikilemi, devrimden sonraki 62 yıl boyunca da güncelliğini korudu ve doksan mil ötesindeki dünyanın en büyük karşı-devrim jandarmasının soluğunu aralıksız üzerlerinde hisseden Kübalıların dilinde, her politik konuşmayı noktalayan cümleye dönüştü. Bugün ise sadece Küba için değil, bütün dünya halkları ve devrimciler için özel bir tarihsel anlam taşıyor.

Emperyalizmin saldırganlığının alabildiğine boyutlandığı ve sosyalizmin güç kaybına uğradığı bir dönemde, özgürlüğü ancak ölümle yer değiştirebilen bu slogan, gerileme ve yalpalamalarla lekelenmeden sosyalizmin mevzilerini ve devrimci değerleri sonuna kadar savunmayı ve emperyalizme karşı savaş kararlılığını öne çıkaran yüksek bir moral değer ifade ediyor.

Bu kararlılığı, sosyalizm deyince, emperyalist yayın ağının kanallarından gerileme ve yenilgi diye geçen teslimiyetçi ruh halinin karşısında savunmak her ülkenin devrimcilerine düşüyor.

Devrimci kararlılığı, sosyalizme inancı niteleyen sözcükleri başka ülkelerin diline aynı kelimelerle aktarmanın elbette fazla bir önemi yok. ‘Ya Özgürlük Ya Ölüm belki bir başka ülkenin devrimci literatürüne girmedi, ancak Küba’nın seçkin enternasyonalist savaşçısı ve şehitlerinin simgesi Antonio Maceo’nun “Küba’yı ele geçirmek isteyen bir kimse, mücadele sırasında ilk olarak ölmemişse sadece Küba’nın kanla yıkanmış toprağını elde edebilir” diyen sözleri bizdeki Devrimimizin Önderi ULAŞ BARDAKÇININ ölümsüzleşirken “Bize Ölüm Yok” sesleri kadar bize tanıdık geliyor ve sahiplenmeyi gerektiriyor.

Küba halkı bugün her zamankinden daha ağır görev ve sorumluluklar altındadır. Bu ağırlık sosyalizmi inanç ve kararlılıkla savunmanın sorumluluğudur. Bugün ki süreçte sosyalizmi, sosyalist ilke ve değerleri kararlılık ve cesaretle savunması kadar Küba Devrimi’nin yaşatılmasının yolu buradan geçiyor. 

62 yıldönümünde Küba Devrimi sosyalizmin gelecek olduğuna inanmış insanların, kapitalizmin çürümüşlüğüne darbe indirme kararlılığı, cesareti ve atılganlığının eseriydi. Kübalı devrimciler devrimi görmekle kalmadılar, onu kendi cesaret ve atılganlıklarıyla yarattılar. Eğer hazır reçetelere, statükoculuğa, gelenekçilik ve dogmatizme bağlansalardı devrim Küba halkı için hala gelecekteki bir umut olarak kalacaktı. Olgun olmasa da sürekli krizin var olduğu yeni-sömürge ülkelerde, devrimci iradenin, örgütlü bir gücün, sürece müdahalesi ile kitlelerin değişiklik istemlerini açığa çıkarmada belirleyici bir rol üstlenebileceği gerçeği, Küba Devrimi’nin ortaya koyduğu en önemli sonuçtur.

Küba’da devrimi gerçekleştiren ruh hali, bugün sosyalist dünyanın önemli sarsıntılar yaşadığı, başta Sovyetler ve Doğu Avrupa’da sosyalist mevzilerin birer birer teslim edildiği bir süreçten sonra, sosyalist kazanımların ve değerlerin savunulmasında kendini yeniden ifade ettiği, direndiği önemli bir moral kaynağıdır.

Kübalı devrimciler başka bir güce bel bağlamadan, kendi inanç ve yaratıcılıklarıyla kendi özgüçlerine güvenerek yola çıktılar. Onların devrimci eserinde kendi yaratıcılıkları, kendi dinamikleri yatıyor.

Küba’da sosyalizm ve Küba halkı önemli bir sınavdan geçti. ABD emperyalizminin bütün oklarını üzerine yağdırdığı bir aşamada, Küba da sosyalizmi yaşatmak ve devrimi sürdürmek için çok daha fazla özgüce güvenmek zorunda olduğunu bir kez daha gösterdi. Sosyalizmi Küba’ya Kızıl Ordu’nun galip birlikleri getirmedi. Onu Kübalılar yarattı. Bugün de sosyalizm Küba’da stratejik silahlarla değil, halkın özgücüne güvenle donanmış moral silahlarıyla korunacağı ve yaşatılacağıdır.

Küba halkının 62 yıllık emeği, bağımsızlığı, özgürlüğü̈, kardeşlik, dayanışma, enternasyonalist ruhu anlamına gelen bu eseri, sosyalizmin ideolojik saflığına, ilkelerine ve gücüne daha sıkı sarılarak korumaktan başka bir yol olmadığıdır.

Küba Devrimi, moral değerlerini enternasyonalizmle besleyen bir devrim olma hakkını taşıyor. Birçok ülkedeki devrimci kurtuluş mücadelelerine enternasyonal güç ve desteğin yaratıcısıdır. Küba halkı bu moral değerleriyle de ayakta duruyor.

Emperyalizm karşısında sosyalist mevzilerden bir milim dahi gerilememeye, M-L’nin ideolojik saflığını koruma, ideolojik sağlamlık, sosyalizmin moral değerlerine sıkı sıkıya sarılmaya; Enternasyonal bilinç ve ruhu canlı tutarak halklar arasında gerçek, samimi dayanışma örnekleri yaratmaya; Kendi özgüçlerine güvenmeye, hazır reçetelere, şablonlara bel bağlamamaya, emperyalizm karşısında sadece Kübalı devrimcilerin değil, tüm ülkelerin M-L’lerin özgürlük ve bağımsızlık savaşçılarının ihtiyaçları vardır. Hiçbir moral değere sahip olmayan çürümüş bir düzende devrim yapmak için daha fazla atılganlık, daha fazla cesaret…

İnsanlığın gerçek kurtuluşun sosyalizmde olduğunu Küba bir kez daha gösterdi. Bugün dünya halklarının yaşadığı Corona Virüs salgını karşısında emperyalist-kapitalist devletlerin ne kadar kof ve çaresiz olduğunu ortaya koyarken, bunlar karşısında bir avuç kadar sayılabilecek Küba kendi halkının sağlığını güvenceye almakla yetinmedi, dünyanın birçok yerinde acı ve çaresizlikle kıvranan halklara onlarca sağlıkçılarıyla nefes oldu. Birçok ülkeye giden Doktor Komutan CHE’nin yoldaşları olan Kübalı devrimci doktorlar insanlığa sosyalist ülkenin doktorları olarak görev aldılar. Bugün dünya halklarına rehber olacak en yalın perspektif işte budur.

1 OCAK 2021

Önceki İçerikYeni bir mücadele yılını karşılarken
Sonraki İçerikİSYAN SANCAĞINI YÜKSELTENLERİN KUŞAĞINDANDIR GENÇLİK![1]