Dün 12 Eylül askeri faşist cuntası, bugünkü AKP

12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi üzerinden tam 40 yıl geçti. Bu geçen 40 yıl Türkiye ve Kürdistan tarihinin en önemli süreçlerinden birini oluşturuyor ve bu süreç tüm uygulamalarıyla devam ediyor.

12 Eylül faşist askeri darbesinin Türkiye içi kadar bölgesel ve uluslararası mücadele ile de bağlantılıydı. 12 Eylül darbesi ABD’nin bölgesel ve küresel çıkarları için yapılmıştır. Doğu-Batı Bloklaşması temelinde ABD’nin Sovyetler Birliğine ve onun Ortadoğu üzerindeki etkisinin gelişme ihtimaline karşı ABD ve NATO çıkarlarını savunmak üzere gerçekleştirilen bir darbedir.  

Yükselen toplumsal muhalefet ve oligarşinin içine girdiği kriz, IMF reçeteleriyle uygulanmak istenen 24 Ocak kararları o koşullarda uygulanabilmesi için tüm toplumun baskı zor altına alınması gerekiyordu.

İşbirlikçi tekelci burjuvazinin simgesi Vehbi KOÇ, 12 Eylül’ün programını bir cümleyle özetliyordu: ”12 Eylül, devletin yeniden kurulması devridir.”

12 Mart’la devlet yeniden ”kurulmak” istenmiş ama operasyon yarım kalmıştı. Bu operasyon tamamlanmalıydı. Cunta lideri Kenan EVREN 20 Mart 1982’de Kuveyt’i ziyareti sırasında uçakta gazetecilere şöyle diyordu.

”12 Mart’la işler şöyle bir cilalandı, ama gene işlemedi. Bu tecrübelerin ışığında bir daha geri dönüş olsun istemiyoruz.”

12 Eylül askeri faşist cuntasının üzerinden 40 yıl geçti. Beyinlerde yarattığı onca tahribata rağmen, 12 Eylül işkenceleri, katliamları, infazları, hak gaspları unutulmadı. Kaldı ki, bütün bunlar bugün de kat ve kat fazlasıyla devam ediyor.

12 Eylül, kitlelerin devrimci mücadeleye katılımının ve politikleşmesinin önünü kesmede çok şeyler başardı.  Bugün uygulanan baskı ve terörle birlikte uygulanan depolitizasyon politikası, kitleleri, düzenin yarattığı baskı şiddet politikasının devamıdır.

Diğer yanda, o günkü koşullarda 12 Eylül askeri faşist diktatörlüğü toplumsal muhalefet ve devrimci örgütlere ağır darbeler vurdu adeta ortamı ölüm sessizliği kapladı. Ancak zindanlarda, devrimci tutsakların direnişleri, özgürlük mücadelesinin en önemli dayanağı oluşturdu o günkü koşullarda. 12 Eylül faşist askeri rejimi dışarıda koyu bir baskı, korku ve sindirme hüküm sürdürürken, içerde ise insanlık dışı işkencelere başvurarak teslimiyet ve ihaneti dayatmaktaydı. Faşist rejim tam hakimiyetini ilan etmeye başlamışken, zindanlardaki mücadele karşısında çaresiz kalmıştı.

12 Eylül koşulları şu veya bu biçimde oligarşinin diğer muhalefet partilerince sürdürülüyor. Çünkü oligarşi 12 Eylül’ü kurumlarıyla, ideolojisi, felsefesi ve tüm yönleriyle sürdürmekte. 12 Eylül’ü kurumlarıyla, politikasıyla bugün tüm düzen partileri ve bu süreçte AKP-MHP sürdürmektedir.  Tüm toplumsal muhalefeti sindiren darbeciler o günkü koşullarda ABD emperyalizmin gelecek projesi çerçevesinde ülkede ve Ortadoğu’ya yönelik ılımlı İslam, yeşil kuşak adı altında bugünkü faşist koşulları hazırladı.

12 Eylül, ideolojik, politik ve kültürel olarak birçok boyutta halk kitlelerinde ve sol’da derin izler bırakmış ve hala yaşıyor. Öncelikle görev; 12 Eylül’ün yarattığı olumsuzlukları sol’da yok edecek bir mücadele hattı ortaya koyabilmektir. Her şey bunun için seferber edilmelidir.

12 Eylül faşist darbesinin uygulamaları 40 yılda halklarımıza ve bölge halklarına yönelik baskı şiddet savaş olarak devam ediyor.

 

 

12 Eylül darbesinin korkunç bilançosu;

‘Resmi rakamlar’ göre şöyle:

* Gözaltına alınanlar: 650.000      

* Fişlenenler: 1.683.000   

* Açılan dava sayısı: 210.000       

* Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar: 230.000    

* Bunlardan 141-142-163. maddelerden yargılananlar: 71.500

* Sivil mahkemelerde açılan davalar (1980-88 yıllar arası): 9,508

* Yargılanan ‘örgüt üyesi’: 98.404

* Hüküm giyen ‘örgüt üyesi’: 21.764       

* Vatandaşlıktan çıkarılanlar: 14.000       

* Pasaport verilmeyenler: 388.000

* Faaliyetten men edilen dernek: 23.700

* Toplam 644 cezaevindeki hükümlü-tutuklu : 52.000 (1990’da kalanlar)  

* Açlık grevinde ölenler: 14

* Kaçarken vurulanlar: 16  

* ‘Çatışma ‘da öldürülenler: 74     

* Doğal ölüm raporu verilenler: 73

* ‘İntihar’ ettiği bildirilenler: 43     

* İşkence sonucu öldürülenler: 171

* Açılan işkence soruşturma veya davası: 9.962 (1982-1988 arası)  

* İşkence yaptıkları suçlamasıyla yargılanan güvenlik görevlisi : 544  

* 1402 Sıkıyönetim yasasına göre yapılan işlem : 18.525

* Hakkında işlem yapılan memur: 7.245 

* Hakkında işlem yapılan öğretmen: 3.854

* Hakkında işlem yapılan güvenlik görevlisi: 988

* Hakkında işlem yapılan din görevlisi: 266

* Hakkında işlem yapılan öğretim görevlisi: 120

* Hakkında işlem yapılan mülki amir: 35

* Hakkında işlem yapılan hakim-savcı: 47

* Bölge dışına sürülenler: 7.233

* Görevlerine son verilenler: 4.891

* Cezaevlerindeki gazetecilerin aldığı ceza toplamı: 3.315 yıl 3 ay

* İstanbul gazetelerinin yayın yapamadığı gün sayısı: 300 gün

* Gazetecilere istenilen hapis cezası: 4.000 yıl

* Cezaevlerindeki gazeteciler: 31

* Polisçe aranan gıyabi tutuklu gazeteciler: 13

* Silahlı saldırıda öldürülen gazeteciler: 3

* Yalnızca 1989’da 16 günlük gazeteye açılan dava: 394

* Tazminat davalarının sayısı:211

* İstenilen tazminat miktarı: 12 milyar 848 milyon

* Yakılarak yok edilen gazete, dergi, kitap: 39 ton

* Yok edilmek üzere depolarda bekleyen yayın: 40 ton

* Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasa sayısı: 151

* Yasaklanan yayın sayısı: 927

* Yasaklanan film sayısı: 927

* Haklarında idam cezası istenenler: 7.000

* Ölüm cezası verilenler: 517

* Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam cezası: 124

* Dosyası Meclis’te bulunan idam hükümlüsü: 259

* İnfaz edilen idam cezası: 50

* İnfaz edilen devrimci idam mahkûmu: 18

* İnfaz edilen sağ görüşlü idam mahkûmu: 8

1980 – 1985 yılları arasında…

* 22.912 kişiye 0-1 yıl ceza verildi

* 10.784 kişiye 1-5 yıl ceza verildi

* 6.186 kişiye 5-10 yıl ceza verildi

* 2.396 kişiye 10-20 yıl ceza verildi

* 939 kişiye 20 yılın üzerinde ceza verildi

* 630 kişiye müebbet hapis cezası verildi

* 420 kişiye ölüm cezası verildi

Önceki İçerikOnlar için yerimiz var
Sonraki İçerikFransa’da sarı yelekliler yeniden sokakta: 154 gözaltı