* devrimcikarargah.org sitesinden alinmistir
Komutan Yılmazkaya’yı inşasını hedeflediği HBDH’ın varlığında anıyoruz.
Yoldaşlar,
Komutan Yılmazkaya’yı ölümsüzleşmesinden bu yana belki de ilk kez bu yıl onun mücadelesinin gerçek anlamı temelinde anma imkânı bulabiliyoruz.
Komutan Yılmazkaya’nın ve Yılmazkayacı atılımın temel taktik doğrultusu Türkiye’de 90’lardan beri sol siyasal ortama egemen olan oportünist kuşatmayı aşarak, mücadeleyi ve emekçi halkları devrime taşıyacak devrimci yeni bir dönemin örgüt ve mücadele zeminini inşa etmekti. Bu doğrultudaki iç taktik hamleler ise mücadele alanında Türkiye devrimci hareketinin statükonun cenderelerinden çıkarak Kürt devrimiyle siper yoldaşlığını geliştirmesi, örgütsel alanda ise Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin kendi hedeflerine yürüyüşlerinde birbirlerinin devrimci düzeylerini enternasyonalist bir dayanışmayı aşkın bir şekilde kendi mücadelelerine içkin kılarak geliştirmeleriydi.
Orhan yoldaşın komutasındaki Devrimci Karargâh müfrezesinin oligarşinin askeri ve siyasi hedeflerine yönelik saldırıları devrimci hareket üzerindeki oligarşik ve oportünist kuşatmayı sarstı. Düşman bütün gücüyle Orhan yoldaşı Bostancı’da kuşatma altına aldığında televizyonlardan canlı yayınla devletin devrim üzerindeki hâkimiyetinin propagandasını yapacağını sanıyordu. Oysa Orhan yoldaşın destansı Bostancı direnişi Yılmazkayacı atılımın bizzat komutanı tarafından bayraklaştırılması oldu. Sinmiş ve teslimiyeti neredeyse çizgileştirmiş bir siyasal ortamda böylesi destansı bir direniş ilahi bir kutsiyet çerçevesinde değerlendirildi. Orhan yoldaşın direnişindeki üstünlük onun gündeme getirdiği örgüt ve mücadeleye ilişkin taktik kavrayışının üstünlüğünden geliyordu.
Uluslararası proletaryanın komünist ideolojisinin bilimsel kavranışını Türkiye’nin özgün örgüt ve mücadele tarz ve yöntemleri üzerinde gelişkin bir bilince erdirmeyi başaran bir devrim savaşçısının kararlılığı Orhan yoldaşın mücadelesinin bütün evrelerine damgasını vurmuş durumdadır. Bu yüzden Komutan Yılmazkaya’yı sadece Bostancı’da, “devrimci bir feda kuşağı”nın layığı olmak gibi yüksek ve kutsal bir kabulle tanımlamak bile onu eksik tanımak, eksik tanımlamak, eksik kavramaktır.
Orhan yoldaşı ve Yılmazkayacı atılımı olabildiğince eksiksiz ve doğru kavramanın en uygun başlangıcı belki de, yoldaşın komutasındaki küçük “şehit Ongan müfrezesi”nin kum torbalarından yapılmış duvarının üzerinde asılı duran pankartı okumaktır; “Ya bir yol bulacağız ya da yeni bir yol açacağız!” Pankartta yazılı olan bu sözler Kartacalı komutan Annibal’ın önderlik şiarı idi. Çökkün Roma imparatorluğunun hâkimiyeti altında bunalan halklara yeni bir uygarlık adına başkaldırı kararlılığının ifadesiydi bu. Orhan yoldaşın 27 Nisan direnişinin ardından hareketimizin kendine ait bilgileri kamuya açmasıyla o kadar yeniden bilinir oldu ki bu şiarın hiç değilse Türkiye gerçeğinde altındaki imza Orhan Yılmazkaya olarak belirdi, denilebilir. Şiar, hem bir hedef saptamasını hem de bu hedefe ulaşmak için verili olanların dışında, verili olanı aşarak bir çıkışa yönelme kararlılığını içermektedir. Orhan yoldaşla ülke zeminine çekilen bu şiar, devrimci dördüncü dönem atılımının hedef saptamalarını ve bu atılımın çıkış tarz ve yöntemlerinin kararlılığını içeriyordu; AKP gericiliği eliyle sürdürülen sömürücü ve sömürgeci emperyalist ve oligarşik hegemonyaya karşı mücadele için Kürt devrimiyle siper yoldaşlığı zemininde ülkede devrimci savaşı yükseltme kararlılığı..
27 Nisan, işte bu bilim, bilinç ve kararlılık düzeyidir.
Devrimci komünist militanlıkta Mahirler, Denizler, İbolar gibi öncel militan örneklerde gördüğümüz en yüce düzeylere ulaşmaktır.
Bir devrimci komünist önderin Türkiye proletaryası ve ezilen halklarının toplumsal kurtuluşu için gereksinen devrimci yolu zorlamasıdır.
Arkasını getirememek Devrimci Karargâh’ın suçudur. Özne, tarihi verili koşullar içinde yaparsa da, devrimcilik yoğu var etme öznelliğidir. Devrimci Karargâh bu öznelliği üretmede tarihin verili koşullarına mahkûmiyeti aşamadı; öncü tarzını siyasal bir örgütlenme düzeyine yükseltemedi ama tarih bilinciyle toplumun dip akıntılarının Yılmazkayacı şiara göre hareketini izleme ve eşlik etme gücünden de düşmedi.
Gezi Haziranı’ndan ve Kobane-Rojava devrim zemininden yükselen tarihin çağrısı Yılmazkayacı şiarı sol, sosyalist, devrimci hayata egemen kıldı. Oportunizm yırtıldı, siper yoldaşlığı gelişti ve Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin Birleşik Devrim Hareketi kuruldu.
Gelinen bu nokta Yılmazkayacı örgüt ve mücadele taktiklerinin maddi karşılığıdır. Yılmazkayacı öncülüğün gösterdiği yoldur. Örgütte ve mücadelede Yılmazkaya yoldaşın gerçekleşmesidir. Orhan yoldaşın şiarının, onun bayraklaştırdığı iradi yükseltiyle mücadelemize yol göstermesidir.
Şimdi bu yüzden; yeni bir taktik evreye açılmış olmak nedeniyle bize düşen mücadeleyi ve örgütlenmeyi bu taktik evreye göre, devrimci dördüncü dönem atılımının koşullarına göre gözden geçirmek, ülke ve bölge proletaryası ve ezilen halklarına devrim ve sosyalizm mücadelesinde öncülük edebilecek güç ve yeterlikte yeniden inşa etmektir.
Mücadelede olumsuz, engelleyici, kısıtlayıcı bir evrenin aşılarak proletaryanın ve halkların devrim ve özgürlülüğüyle yüklü yeni bir aşamaya geçiş bizi elbette umutlandırıyor, heyecanlandırıyor, ama önümüze yüksek ve zorlu görevler de koyuyor.
Dönemin görevi örgütlenmede ve mücadelede 27 Nisan’ın öncülük ve devrimci savaş ruhunu maddeleştirmektedir. Ancak bu koşullaki Kürt halkının Sur’dan Nisebin, Gever’e kadar yükselen öz yönetim direnişlerine koşut bir mücadele düzeyiyle ülkenin ve bölgenin çalışan sınıflarına ve emekçi halklarına devrim ve sosyalizm ve özgürlük yolunu göstermek, onları bu yolda ilerletmek mümkün olabilecektir.
Bugün itibariyle 27 Nisan ruhunu örgüt ve mücadelede maddeleştirmek ülkede ve bölgede yaşanan emperyalist ve sömürgeci savaşın önümüzdeki evrelerine cevap olabilecek bir örgüt ve mücadele düzeyine hem kendi öznelliğimizde, hem Birleşik Devrim Hareketi’nin Türkiye ve Kürdistan örgütleriyle siper yoldaşlığını derinleştiren ve mücadeleyi proletarya ve emekçi halkların devrimci ayaklanmalarına erdirecek bir devrimci savaş doygunluğuna yükseltebilmektir.
Bu haliyle komutan Yılmazkaya’nın yol göstericiliğine itaat etmek bizler için onun açtığı yolda ilerlemek anlamına gelecektir.
Kavga sürüyor!!
Komutan Yılmazkaya Türkiye ve Kürdistan devrimlerinde yaşıyor.
Devrimci Karargâh
Nisan 2016