Kâr hırsı, denetimsizlik ve cezasızlık zincirine eklenen son halka Kocaeli Dilovası’nda yaşandı. Mimar Sinan Mahallesi’ndeki parfüm dolum atölyesindeki patlamada, 2’si çocuk olmak üzere 6 kadın işçi hayatını kaybetti. Ölenlerin yaşları 15 ile 65 arasında değişiyor.
Bu vaka “kader” söylemiyle örtülemeyecek bir iş cinayetidir. Atölye, yerleşim içinde; yangın merdiveni ve tahliye koridoru olmadan, kimyasal depolama koşullarına uygunlaşmadan çalışıyordu. Mahalle sakinleri, burada sigortasız, güvencesiz ve çok düşük ücretle çalışan çocuklar ve gençlerin bulunduğunu bildiriyor. Yapılan şikâyetler CİMER’e iletilmiş, ancak etkili bir yaptırım uygulanmamış.
İtfaiye müdahalesinin gecikmesi, giriş-çıkışın sınırlı olması ve içeridekilerin kaçış imkânı bulamaması tanık ifadelerinde öne çıkıyor. İşyeri sahibi ve vardiya amirleri gözaltına alındı; fakat sorumluluk sadece birkaç şahısla sınırlı değildir.
Uzmanlar ve meslek odaları, benzer tesislerin yerleşim birimlerinde olmaması gerektiğini; ruhsat süreçlerinin, itfaiye raporlarının ve denetimlerin işlemez hâle geldiğini vurguluyor. Daha önce yapılan şikâyetler dikkate alınmamış; denetimsizlik ve cezasızlık bu insanlık dramının önünü açmıştır.
Bu cinayetin faili yalnızca atölye sahibi değildir. Ülkeyi ucuz işgücü cennetine çeviren, denetimi işletmeyen ve sermayenin kârını yaşamın önüne koyan iktidar politikaları da bu tablonun asli sorumlusudur. Kârın öncelendiği, işçi sağlığı ve güvenliğinin ikinci plana atıldığı bir rejim, işçi ölümlerini rutinleştirir.
“Bu ölümler kader değil” — bu bir iş cinayetidir. Denetimsizlik, güvencesizlik ve kâr hırsı bir araya geldiğinde işçiler her gün ölüme gönderiliyor. Sorumlular derhal açığa çıkarılmalı ve adil biçimde yargılanmalıdır. Benzer tesisler acilen denetlenmeli ve tehlike arz edenler kapatılmalıdır. Lafla denetim ve gösteri soruşturmaları yeterli değildir; somut, etkin yaptırımlar uygulanmalıdır.
Emek örgütleri, siyasi partiler ve toplumun vicdanı şu talepleri ortaklaştırmalıdır:
Sorumluların etkin ve adil biçimde yargılanması;
Ruhsat süreçlerinin ve denetim mekanizmalarının acilen gözden geçirilmesi;
Yerleşim içinde tehlikeli tesislerin kapatılması ve güvenli alanlara taşınması;
Sigortasız çalıştırmanın, çocuk emeğinin ve kayıt dışılığın kökten sonlandırılması;
İşçilerin örgütlenme hakkının güvence altına alınması ve işçi denetim mekanizmalarının oluşturulması.
Sorumluluk söylemde değil, örgütlü mücadelede somutlaşır. “Kader” diyenleri mücadeleyle çürütmeliyiz. Emekçinin canı hiçbir kar hırsının kurbanı olamaz. Bu katliamın hesabını sormak, geleceğimizi korumak ve benzer acıların tekrarlanmasını engellemek için hepimizin kararlı ve örgütlü hareket etmesi gerekemktedir. Yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkmak bizim elimizdedir.





